3 Eylül 2009 Perşembe

İçimde Yeniden Alevlenen Futbol Ateşi


Bu blog olarak yayınladığım ilk yazı. Aslında ne yazacağımı da tam bilmiyorum ama içimden geldiği kadarıyla futboldan bahsetmek istiyorum... Eskiden koyu bir Galatasaray'lıydım, hani UEFA Kupasını, Süper Kupayı aldığımız yıllar vardı ya. İşte ben de tam o sıralar futbola meyillenmeye başlamış, ateşli bir gençtim. Önümüzde bir Galatasaray gerçeği varken başka bir takım seçmemize imkan yoktu zaten. İşte o zamanlar Hagi'li, Emre'li, Hakan'lı kadro beni ziyadesiyle kendisine bağlamıştı. Takımımı hiçbir zaman canlı olarak seyredemedim ama TV'den hiçbir maçını kaçırmazdım.

O yıllar acayip bi istek vardı içimde, kulübümün formasına, oyuncuların posterlerine sahip olmak ister gazeteleri sürekli takip ederdim, acaba bu gün poster verecek mi diye. O zaman, şimdiki imkanlar yok tabi, hem bulunduğum köy yerinden bu şeylere ulaşmak elbette kolay değildi. Neyse lafı uzatmayalım.

Terim, İtalya'nın yolunu tutunca içimizde bir korku aldı başını gitti. O başarılı günler geride mi kaldı acaba korkusu beni futboldan uzak tutmaya başladı. Lucescu ile bu korku bir nebze olsun giderilse de ben yeterince futboldan uzaklaşmıştım. Elbette tek sebep bu değildi futboldan uzaklaşmak için. İlerleyen yaşım, okulum ve iş hayatına atılmam futbolu 2. plana itmişti.(bu arada ben 22 yyaşındayım daha) 2.Fatih Terim dönemi rezaletiyle başlayan, Gerets, Kalli ve Skibbe-Bülent Korkmaz'la devam eden başarısızlıklar silsilesi futbolu unutmamıza yol açtı.( ligdeki şampiyonlukları başarı olarak saymıyorum )

Gerek yöneticilerin gerekse futbolcuların mantalitesizliği bizi bu günlere getirmişti. Ama ne olduysa bu sene bişeyler oldu bu takıma. Adnan Polat ve ekibi -Haldun Üstünel,Adnan Sezgin- çok iyi işlere imza attılar. Stat projesi bir yana, getirilen teknik direktör ve oyuncular hemen her alanda kendini kabul ettirmiş , isim yapmış ve işini ciddiyetle yapan futbola saygı duyan kişilerdi... Başta Rijkaard, Elano, Keita, Leo Franco, Caner, Mustafa Sarp, Gökhan Zan ve zaten varolan Mehmet Topal, Servet, Arda, Kewell, Nonda, Baros, Aydın, Sabri, Ayhan... yeterince heyecan verici değil mi... Rijkaard'ın hücum varyasyonları, oyuncuların skorerliği birleşince 10 maçta elde edilen 32 gol içimizdeki futbol ateşine bir kıvılcım çakmak için yeterli oldu zaten... şimdi o çocuksu hisleri tekrar yaşama vakti, Forza Cimbom.... Product by SEVİMLİ